Bizim Maalle

Al işte bayram geliyor dinlenleneceğiz  kaldığımız yerden devam edeceğiz dedik yok ya ben beceremiyorum dinlenmeyi ya da dinlenmiş olmak bende bir etki meydana getirmiyor.Eee hal böyle olunca da ben yine yorgun yine argınım.Saatlerin ileriye alınması işine de çok kılım ya akşam bir saat daha geç çıkıyoruz işten ya o bana fena halde koyuyor sabah öyle ya da böyle zaten kalkıyoruz ama akşam olunca vücut satinin de bir alışagelmiş düzeni var ister istemez o saat gelince işi bırakasım geliyor o saat den sonra bak saate ki zaman geçsin moduna giriyor insan aman birilerinin keyfine göre yaşıyoruz anlıcanız birileri bu saat diyor biz hop ona anında ayak uyduruyoruz.Eee yaşadığımız ülke gereği elimiz mahkum napalım.şimdi işim yok sa 5 ay kendimi enayi gibi hissetmeye devam.

öyle bir hal içindeki halim

iş yoğunluğu, hamilelik,grip virüsü uyku hali,düşünce hali ee daha ne olsun ki bütün haller içinde halim konuşmaya bile yok mecalim durumundayım.Bu ara bu durumlardan birinden bile uzaklaşmak ancak mümkün oldu ki yazıyorum .İşte böyle durumlarda olunca insan gerçekten napıcanı bilmez bir hal alıyor.Maalesef yarın da yarım günlük bir çalışma kakalamaları var ki hiç sormayın.Biran önce bayram gelse de bir dinlensek diyorum artık belki bu rehavet içinde bulunduğum birkaç durumdan kısa süreliğine de olsa kurtulmuş bulunacağım.

Zaman

Dün servisle eve giderken gerçekten hayatın ne kadar kısaldığını fak ettim.Aslında ne kadar az yaşadığımızı.Zamanın ne kadar hızlı olduğunu.Hani bir söz vardır ya insan 18 ne kadar zamanın ne kadar yavaş aktığını fark eder.Ama asıl gerçek ondan sonra gün yüzüne çıkıyor.Zaman birden bire evrim geçirmişcesine hızlanmaya başlıyor ve içinden çıkamayacağınız bir şekilde hız kazanıyor sanki biri parmağıyla sizi biraz daha hızlan diye arkadan ittiriyor.Dün düşünürken annem geldi aklıma sonra annemin gençliğini çok fazla hatırlamadığım sanki onu hep şimdiki haliyle biliyormuşum gibi hissettim ve bu canımı yaktı.Çünkü ben de bir anne olmuştum ve bundan 15 sene sonra çocuğum da beni hep o zamanki gibi hatırlayacak bir genç değil 45 beşimde ya da 50 deki halimle.Sonra ölümün gerçek güzü geldi sıralı olmasa bile yaş kemale erince kaderin önüne geçmek malesef imkansız.Zamanın hızına yetişemiyorum artık o kadar hızlı akıp gidiyor ki önüne hiçbir engel çıkmasına imkan yok.işte hayat gözünü açman la kapaman kadar kısa aslında.

Sil baştan

Gözümü kapayıp uyumak istiyorum.hayatımdaki bütün huzursuzluklara bütün olumsuzluklara uyumak istiyorum.Allahım yine depresyonda mıyım ama değilim.Bu ikinci hamileliğimin başlangıç sendromu.Evet diğeri daha yeni yaşına girmişken ikinci yolda bakalım bu sefer beni neler bekliyor iki çocuklu bir hayata merhaba diyorum hadi hayırlısı.

İnsanı neye göre sınıflandırırız?Parasına,kariyerine,üzerindeki kıyafete,eğitimine ,konuşma tarzına ve bu liste böyle uzar uzar gider aslında.Oysa insanın bir sınıfı yoktur.İnsan insandır öyle ya da böyle onu kalıplara sokmanında bir anlamı yoktur.İnsanı olduğu gibi kabullensen de kabullenmesende o insandır.Üzerine giydiği takım elbise ile insan olunsaydı adem ile havva çıplak doğmazdı.Para ile olsa ceplerinde paraları olurdu,kariyer ile olsa dünyaya iş sahibi gelirlerdi.Eğitim olsa inanın prof. falan olmaları büyük ihtimaldi.Konuşma tarzlarımı bence beden dilini kullanıyorlardı.EEE geriye neyi saysam hepsinin sonu anadan doğma insan olduğumuz, bunun ötesi gerisi berisi falan yok o yüzden insan, insan işte yapacak bir şey yok.

yavru ceylanım

Bir yaşında olan biricik kuzun tatilden döndü benim iş yoğunluğum ve yurt dışı programım nedeniyle kayın valideler giderlerken onu da yanında götürmüşlerdi.Ama bu iki hafta nasıl geçti onu bana sorun etlerimi çimcik     çimcik ettiler sanki.Neyse ki gün geldi de biraz olsun özlem giderebildik.o da beni özlemiş belli ki normalde kucaktan hoşlanmaz kucağımda bana sarılarak uyudu.Ve dün uzun zamandır hissetmediğim bir heyecan yaşamış oldum bu sayede o gelecek diye kendimi lise dönemim de erkek arkadaşımla buluşacakmışım gibi heyecanlıydım demek ki insanın bir evladı varsa aşkı da sevgiyi de dibine kadar yaşayabiliyor.

çocuk

Yeşil ince ve uzun parmaklarımın arasında dolaşıyor otlar.Boyum kadar var herhalde koşmaktan biraz daha yavaş adımlarla yokuş aşağıya doğru ilerliyorum.Ellerim iki yana açık şekilde kafam hafif arkaya düşük arada bir gökyüzüne de bakarak ilerliyorum burnuma gelen hafif kuru ot kokularıyla mest olmuşcasına devam ediyorum.Yaşım 5 ya da 6 daha fazla değil büyük ihtimal.Bir an durup yerdeki mor çiçeğe yakınlaşıyor ve bakıyorum.Ne kadar güzel olduğuna burada ne kadar mutlu olduğunu düşünerek o mutlu gülümsemem yüzüme yerleşiyor.Daha yavaş yürüme adımlarıyla devam edip meyve ağacınını altında duruyorum ve başımı kaldırıp yukarıya bakıyorum.Bir sürü olgunlaşmış armut görüyorum uzanamayacağımı biliyorum ama daha dalından yeni kopup yerlere saçılanları otların arasından buluyorum ve yiyorum çocukluğumun rutinlerinden bu işte bunu seviyorum.